Obezite
Obezite pandemik bir durum haline gelmiştir. Dünya çapında 650 milyondan fazla yetişkinin (%13) obeziteden muzdarip olduğu tahmin edilmektedir. Amerika’da ise bu oran %42’dir. Bu nedenle artık obezite resmi olarak kronik bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Obeziteyi 3 gruba ayırabiliriz:
Grup 1 (Vücut kitle indeksi 30–34.9 kg/m2 )
Grup 2 (Vücut kitle indeksi 35–39.9 kg/m2 )
Grup 3 (Vücut kitle indeksi >40 kg/m2 )
Obezite sindirim sisteminin nerdeyse tüm organlarını etkiler. En başta gastroözofagal reflü, kapak gevşekliği, özofajit, barret özofagus ve özofagus kanseri riskini arttırır. Gastrit, mide ülseri, mide kanserini arttırır ve mide boşalmasını yavaşlatır. Ayrıca karaciğer yağlanması ve buna bağlı karaciğer enzim yüksekliği ve ileri dönemde siroz riskini arttırır.
Şimdiki bilgilerimiz ile siroz hastaların önemli bir kısmının geçmişte obez olup karaciğer yağlanması olduğu gösterilmiştir. Ayrıca obezitenin kompanse sirozdan dekompanse siroza ilerlemeyi hızlandırdığı gösterilmiştir. Normal kilonun %10’unu bile vermenin karaciğer yağlanması üzerinde çok önemli bir etkisi vardır.
Obez olanlarda safra kesesi taşı, pankreas iltihabi, pankreas ve safra kesesi kanseri daha sık görülür. Obezite ince barsakta bakterilerin aşırı çoğalmasını ve bazı mekanizmalar ile ishali arttırır. Kalın barsakta divertikül dediğimiz cepleri ve bunların enfeksiyonu yani divertiküliti arttırır. Kolon polipleri ve buna bağlı kanser riskini arttırır. Dışkı kaçırma ve tuvalet geldiği zaman tam boşaltamama ve dissinerjik defekasyonu arttırır. Ayrıca iltihabi barsak hastalığı olan hastalarda ilaçların etkisini azaltır.
Obezite ile alakalı olarak hastaneye başvuran hastalardan ilk gelişte karaciğer ve böbrek değerleri, elektrolitler, kan şekeri, kolestrol değerleri, tiroid testleri, d vitamini, kan sayımı bakılması gerekir.